Bazıları için taşra, tüm umutların eninde sonunda yalnızlıkla kesiştiği bir sürgün yeridir. Tıpkı babaların ve oğulların kesişen kaderleri gibi, tüm umutların, hayallerin, çaresizlikle kesiştiği hudutsuz bir sürgün yeri...
“...Ahlat Ağacı elbette Mayıs Sıkıntısı dünyasına bir geri dönüş. Kendi kendine bir şeyi ispat etmek için, yeniden baba evine ve ana kucağına dönen Oğul hikâyesi. Ama tabii burası Mayıs Sınıtısı’nın Türkiyesi değil. Daha çok, düsturu meşhur ‘sıkıntı yok’ lafı olan, günümüzün gergin Türkiyesi. Ahlat Ağacı’nın belli başlı övgüye değer yönlerinden biri de yeni Türkiye’yi ele alışındaki derinlik. Dere tepe gezerken eski bir arkadaşla yapılan telefon konuşmasında ya da başka bir dere tepe gezintisindeki inanç tartışmasında aniden ortaya çıkan, tam da zülf-ü yare dokunduğu anda seyirciye – bilmiş Oğul’un deyişiyle – ‘olgulardan değil yorumlardan’ bahsedildiğini düşündüren bir bıçak sırtı; bariz şeylerin muğlaklığı, ama aynı zamanda muğlak şeylerin çiğ kesinliği...”
- Stok: 1
- Model: YERLİBD